H&M markası, 3. İstanbul Tasarım Bienali kapsamında, sürdürlebilir moda anlayışına dair bir sergi düzenledi. Haziran ayında gerçekleştirilen bir atölyenin sonucu olarak ortaya çıkan tasarımların yer aldığı sergi, 4 Aralık’a kadar İstanbul Adahan’da ziyaret edilebilir.
Moda sektörü, otomotiften sonra en fazla atık üreten endüstriyel alan. Bu sektörün baş döndürücü hızı, doğal ve insani kaynaklara oldukça haşin davranıyor. Üretim sürecinde kullanılan kimyasallar doğayı zehirliyor; gittikçe daha hızlı ve daha çok üretme baskısı, ucuz işgücü ve kabul edilemez çalışma koşullarında üretilen giysiler anlamına geliyor. Bu negatif etkileri dengelemek için gittikçe bilinçlenen tüketici; ikinci el kıyafetlere dönüyor, kıyafetlerinin nereden geldiğine dikkat ediyor, daha az alışveriş yapıyor, aldıklarını daha uzun süre dayandırmak için bir çaba gösteriyor.
Elbette tüketicinin bu yönde gösterdiği çaba, bu konuda atılabilecek adımların sadece bir kısmını kapsıyor. Bu madalyonun diğer yüzünde; sorunu çıkış noktasında kontrol altına alma ihtimali olan tasarım ve üretim süreci var.
“Fashioning the Future/ Geleceği Giydirmek” sergisi, bu üretim seviyesindeki çözümleri yaratıcı bir biçimde ziyaretçisiyle buluşturuyor. Serginin konusu; Haziran ayında düzenlenen bir atölye çalışmasında, çeşitli sürdürülebilir yöntemlerle üretilen malzemeleri kullanarak üretilmiş tasarımlar.
Sergide ayrıca çeşitli neon ışıklarla moda sektörünün sürdürülebilirlik konusundaki yaklaşımına dair çeşitli sorular sorulmuş, çözümleri ise kenarlardaki panolar üzerinde tartışılıyor. Bu panolarda bir yandan, sergiyi düzenleyen H&M’in soruna yaklaşım biçimi de anlatılıyor. Sergiyi H&M’in düzenlemiş olması, modada sürdürülebilirlik konusuna aşina kişilerin olaya şüpheyle yaklaşmasına sebep oluyor, çünü H&M, moda sektörünün sürdürülebilirlik konusundaki en büyük problemi olan “Fast fashion/hızlı giyim” sektörünün Uluslar arası alandaki en büyük oyuncularından biri. Marka, sürdürülebilirlik konusunda büyük çabalar sarf etse de bu şüpheci tepkilerden kurtulması biraz zor, çünkü ne kadar çaba gösterirse göstersin, problemin en büyük kısmı üretimin ve tüketimin baş döndürücü hızı. Markanın sürdürülebilirlik konusunda söz sahibi olma iddiaları, bu konuda kendisini ironik bir şekilde rakip markalardan çok daha fazla eleştiri altında bırakıyor. Bu noktada şahsi tutumum, fast fashion döngüsüne eleştirel yaklaşımı hiç bir zaman elden bırakmamakla birlikte, markanın çabalarını da göz ardı etmemek. Zira bu “fast fashion” markaları, moda sektöründe üretimin çoğunluğunu oluşturmaya devam ediyor, o yüzden bu markaların bir anda yok olmayacağı gerçeğiyle yüzleşirsek eğer; H&M’in zaman zaman kendi ekonomik çıkarlarına ters gelen hamleleri, önemli bir örnek teşkil ediyor. Örneğin evet, H&M de diğer büyük markalar gibi ucuz iş gücünün olduğu Bengladeş ve Kamboçya gibi ülkelerde üretimine devam ediyor, öte yandan çalıştıkları fabrika ve üreticileri konusunda şeffaf bir tutum seyrediyor; bu üreticilerin geçirdiği denetimlerden aldıkları puanlar dahil web sitelerinde listeleniyor. (H&M sürdürülebilirlik raporları da buradan incelenebilir.)
Sergiyi gezerken, H&M’den bağımsız olarak birçok yaratıcı sürdürülebilirlik çözümüne tanık olmak ve ortaya çıkan tasarımları incelemek, bana büyük bir keyif verdi. Bu keyfin bir kısmı, New York’ta yaşarken sık sık gitme fırsatı bulduğum “moda sergisi” konseptine duyduğum özlemi gidermesindendi.
Sergiyi gezerken her şeyin fotoğrafını çektiğim için, gidemeseniz de gitmiş kadar olmak için sizi galerime davet ediyorum:













[…] biri H&M’in desteğiyle Tasarım Bienali’nde açılan “Geleceği giydirmek” sergisiydi. Sergiden önce yapılan atölyelerle moda tasarımı öğrencileri sürdürülebilir […]
BeğenBeğen